Background image

terug

Çağın bizden götürdükleri

 

Çağın bizden götürdükleri

1    Bana yirmi yıl önce bugün yaşadığımız olayları anlatsalardı "Haydi canım
 sen de!" derdim.
 Çağa uymak adına bir moda akımı başladı. Öyle bir moda akımı ki; insanları
 birbirinden uzaklaştırdı. Dostluklar, komşuluklar, arkadaşlıklar hepsi sanal,
 hepsi yapmacık. Çağı takip etme yerine onu kovalar olduk. Oysa eskiden her
 şey ne güzeldi. Çok çalışırdık. Ekmeğimizi taştan çıkarır, yemeğimize katık
 yaptığımız bir parça soğanla bile doyardık. Sabah şafakla kalkar, Allah'ın
 bereketini evlerimize doldururduk. Ah, o eskilerin sabah kahvaltıları ne güzel
 olurdu! Bahçelerimizde yetiştirdiğimiz taze sebzelerden, meyvelerden atıştırır
 ve elle sağılmış sütten yapılmış mis gibi peynirleri yer, tereyağlarını doğal
 unlarla yapılmış ev ekmeklerine sürerdik. Artık bu kahvaltıyla enerjimiz gün
 boyunca sürerdi. Sonra, ninelerimiz, dedelerimiz tarlalarda hiç yorulmazlardı.
 Güneşin altında alınlarından akan teri 'krem' diye yüzlerine sürer, spor
 salonunda zayıflamak yerine, tarlada çapa yaparak formlarını korurlardı. Onlar
 "ah, uf" bilmezlerdi. Başları ağrısa, tek bildikleri ilaç Aspirin'di. Tarlada
 yorgunluğun üstüne buz gibi ayran içerlerdi. Kola illeti daha o yıllarda yoktu.
 Vücutları ayranla mineral kazanırdı. Belki evlerinde çeşmeden akan şırıl şırıl
 sular yoktu. Taşıma sularıyla işlerini hallederlerdi, ama o taşıma suları şu
 anda marketten satın aldığımız sulardan
 daha temiz ve berraktı. Sanki şimdi
 evlerimizde çeşmelerimizden sular akıyor
 da ne işe yarıyor? Çeşmeden su bile
 içemez olduk. O zamanlarda taşıma
 sularıyla bir de bir kalıp sabunla yıkanan
 çamaşırlar belki yumuşatıcıdaki gibi mis
 kokup yumuşamazdı ama en azından
 kanserojen madde içermezdi.
 
2    Artık her şeyin doğalını arar olduk. Kışın nerde görülmüştü domates, biber
 v.s. yediğimiz. Şimdilerde domatesler bile domates gibi kokmuyorlar. Şimdi
 domatesler nasıl kokuyor onu bile bilmiyorum. Kısacası şu anda ben ne
 yediğimi bile bilmiyorum. Nineme bakıyorum da benden daha dinç ve sağlıklı.
 Ninem 80 yaşında, ben ise 30. Neden? Çünkü gelişimini normal tamamlamış.
 Hep doğal beslenmiş. Hayatında hiç hormonlu şeyler yememiş. Onun evine
 hiç temizlikçi gelmemiş. Bulaşığını, çamaşırını kendisi yıkamış. İşleyen bir
 demir gibi işlemiş ve ışıldamış. Belki de ninemin dinç duruşunun sırrı burada.
 Ne dersiniz?
 
3    Eskilerde sokaklar ne kadar cıvıl cıvıldı. Şimdilerde çocukların oyun
 anlayışları bile bir garip oldu. Aman toprakla oynama mikrop kaparsın,
 elini ağzına götürme, elini yıkama, ıslak mendille sil... Çocuklar ise evden
 çıkamaz hale geldi. Barbie bebeklerle oyunlar, yok Batmancılık, ben
 Süpermen olayım sen de Ceyn…
 Gençler… İşte onları hiç sormayın! Onlar bırakın oyunlar oynamayı,
 Türkçe konuşmayı bile unuttular. Türkçe, Türkçe olalı böyle zulüm
 görmedi. Resmen katlettiler canım Türkçemizi. Eski kuşakla yeni kuşak
 arasında uçurumlar oluştu. Onlar, gençleri, gençler de onları anlamaz
 oldular. Arada kuşak çatışması meydana geliyor. "Biz sizin
 zamanınızdayken, böyle miydik?" diye başlayan cümleleri gençlerin
 bağırıp çağırmalarına karıştı. Gençler bütün vakitlerini internet kafelerde
 boş ve sanal işlerle geçirir hale geldi. Üretkenlik durdu.
 
4    Eskiden ilkokul arkadaşımız bizim ömür boyu dostumuz olurdu.
 Şimdilerde bulduğumuz üç beş kişiyle sanal alemde yetinir olduk. Yeme
 alışkanlıkları bile ayakta fast food olarak değişti. Türkçemiz değiştiği gibi
 yeme kültürümüz de değişti. Artık kahvaltı sofraları kurulmaz hale geldi.
 Akşam yemekleri ailelerin buluşma noktası olurdu. Onu bile kaybettik.
 Keşke çağın sadece olumlu yönlerini yaşasaydık. Kolaylıklarından
 faydalanabilseydik. Keşke, çağın bizden götürdükleri az olsaydı. Gene
 eskisi gibi komşularımız geldiğinde televizyonumuz olmasaydı da
 sohbetler uzun uzadıya sürseydi.
 
5    Keşke sohbet konularımız o gün televizyonda hangi dizi oynamışsa
 onun muhabbetiyle süreceğine; hangi komşumuzun ne derdi var, diye
 devam etseydi.
 Çağın bizden götürdüğü çok şeyler oldu. Bizi biz yapan değerlerimizi
 unuttuk.
 Son olarak; çağın bizden götürdükleri bize ibret olsun. Geleceğimizin
 emanetçilerini bu konuda bilgilendirelim. Onlar sahip çıkmalı bizi biz
 yapan değerlere. Onları iyi yetiştirmeliyiz ki, onlar sahip çıksınlar
 insanlığa. Eskideki güzellikleri bir masal gibi dinlerken, onlar da bu
 masaldan bir ders çıkarıp gökten düşen üç elmadan paylarına düşeni alıp,
 derin uykulara dalmasınlar. Her masalda olduğu gibi, ders çıkarılması
 gereken yerlerden ders çıkarsınlar. Hayatın yaşamak ve paylaşmak
 olduğunu bilsinler. Çağı, deniz olarak görüp o denizi de gemiyle geçmeye
 çalışmasınlar. Çağın bir deniz olduğu dünyamızda bu denizi yüzerek
 geçsinler ki, emek harcamayı öğrensinler.
 
 Ayşe SAZ