Background image

terug

Kütahya Çini Müzesi


Kütahya'nın merkezinde, Ulucami'nin hemen yanında bulunan ve tarihi çinileri bizimle buluşturan Türkiye'nin ilk ve tek çini müzesidir.

İçindeki yekpare mermer şadırvandan dolayı halk arasında 'Gökşadırvan' olarak adlandırılan bu yapı, aslında Germiyan Beyi II. Yakup (1387-1429) tarafından yaptırılan Külliye'nin 'imaret'(yemekhane) bölümüdür. 1999 yılında restorasyonu yapılarak Çini Müzesi olarak hizmete açılmıştır. Restorasyondan önce, uzun yıllar Vahid Paşa Halk Kütüphanesi olarak kullanılan yapıya, 20. yüzyılda Ulucami'deki tadilat çalışmaları nedeniyle mihrap eklenerek, bir süre ibadete burada devam edilmiştir.

Kubbeli ve şadırvanlı orta mekana, üç yönde kubbeli eyvan ile iki oda açılmaktadır. Türbe bölümü kesme taş işçilikli olup, burada topraklarını Osmanlı'ya vasiyet eden II. Yakup Bey'in çinili sandukası yer almaktadır.

1960 yılında yıkılan Medrese'de yer alan kitabe ise, giriş kapısının solundaki nişe (duvar içindeki oyuk) yerleştirilmiştir. Bu kitabe, 39 satırdan oluşmaktadır ve Türkçe yazdırılmıştır. Üzerinde Osmanlı İmparatorluğu'ndan önce yaşamış olan Germiyanoğlu II. Yakup Bey'in vakfettiği yerler, burada çalışanlara verilecek ücretler ve medreseye gelen misafirlere nasıl davranılacağı belirtilmiştir.

Müzedeki Çiniler

Müzenin vitrinlerinde, 14. yüzyıldan başlayarak, günümüze dek yapılan çinilerden örnekler yer alıyor.
İş adamı Rıfat Çini'nin müzeye bağışladığı değerli eski çinilerin de sergilendiği bölüme, Rıfat Çini'nin babası Mehmet Çini'nin adı verilmiş. Çinicilerin üstadı Hafız Mehmet Emin'in gümüş mührü, torunları tarafından müzeye bağışlanmış ve bu kişinin kendi eseri olan 'çini sehpa' da halen müzede sergilenmektedir.
Müzenin iç kısmında sağ tarafta bulunan odada en eski 'Kütahya Çinileri'yle çini yapımında kullanılan madde, boya, fırça ve desen örnekleri yer alıyor. Bu malzemeler, çiniciliğin ne kadar zahmetli bir iş olduğu konusunda ziyaretçilere bir fikir veriyor.

Topkapı Sarayı'ndan getirilen İznik çinilerinin en nadide duvar karo örnekleri müzede sergilenmektedir. Eski çini ustaları, 'mercan kırmızısı'nı sır olarak saklamakta ve bu rengin formüllerini kendilerinden başka kimse bilmemektedir. Soldaki odada, Kütahya Tanıtım Vakfı (KÜTAV) tarafından yapılan çini yarışmalarında derece alan tabaklar ile çini pano örnekleri ve 1921 tarihli eski bir çeşme kitabesi sergilenmektedir.

Tarihte İlk Toplu İş Sözleşmesi

Tarihteki ilk toplu iş sözleşmesi olan ve 1766′da Kütahya'da imzalanan orijinali Ankara'daki Milli Kütüphane'de olan Fincancılar Anlaşması'nın bir örneği de çini müzesinde bulunmaktadır. Vali Ali Paşa huzurunda yapılan anlaşmada 24 iş yerinden başka iş yeri açılmayacağı belirtilerek, fincancı usta, kalfa ve çırakların alacağı ücretler tek tek yazılmıştır. Bu anlaşmaya uymayanların ölüme bedel kürek cezasına çarptırılacağı belirtilmiştir.

Müzenin bitişiğinde suları dinmeden akan eski bir sakahane (sebil-su) ile hemen yakınında 2000 yılında Kütahya Müze Müdürlüğü tarafından yapılan kazılarda ortaya çıkarılan ilk Germiyan eserlerinden biri olan eski bir hamam kalıntısı da vardır.