Background image

terug

"Hep şarjdayım; deşarj olmam lazım, olamıyorum"

Ajda Pekkan, Arnavutköy’deki evinin salonunda masanın ucunda yeni albümündeki şarkılarını anlatıyor. iPhone’unun kulaklığını uzatıyor ve şarkılarını dinlememi istiyor. Benim için şahane bir an.

Siz ne tür müzik dinliyorsunuz?
Genelde ben caz ve klasik dinliyorum. Bir de Türk Sanat Müziği’ni çok seviyorum.

Nostaljik biri misiniz?
Ben hatıralarımla yaşamayı çok seviyorum. Hep o zaman, ailelerimizin dinlediği müzik olarak görüyorum sanat müziğini.

Evde çalınan müzik mi?
Aynen öyle. Çünkü şimdi müzik çok farklı bir yere gitti.

Nereye gitti?
Şöyle anlatmaya çalışayım. Yunanistan’a gittim yakın zamanda. Ne kadar istedim orijinal Yunan müziği dinlemeyi. Sonunda bir gece Anna Vissi’ye gittik. Ama o gece Anna Vissi dahil bütün çıkanlar rock müzik yaptı. Orijinal müzik bulamadım.

Türkiye’de olan şey de bu mu sizce?
Türkiye’de bizim Türk Sanat Müziği’nin peşine düşmemiz lazım. Türk Sanat Müziği sadece TRT olarak biliniyor. Böyle kalmaması lazım. Bugün büyük solistleri gazinolarda dinleyemediğimiz için o tarz şarkıları söyleyen arkadaşlarımızı dinlemeye gidiyoruz.

Müzik dünyasının durumu hakkında karamsar mısınız?
Şu anda bütün dünyada bir çöküş yaşanıyor. Şarkılarınızı internetten indiriyorlar, bütün emeğiniz bir günde yok oluyor. Ve sizin var olmanız, satsın satmasın, bir albüm yapmanıza bağlı oldu. Güncel kalmanız, popülerliğinizi muhafaza etmeniz eskiden satışla eşdeğerdi. Şimdi albüm yapmanızla eşdeğer.

Sizin de albüme ihtiyacınız var mı gündemde kalmak için?
Benim bir farkım var. Eskiden “Ajda Pekkan ne yapmaya çalışıyor?” derlerdi. Bu tarz bir pop müziği yoktu. Etnik müzikler vardı veya Barış Manço, Ersen ve Dadaşlar, Moğollar vardı. Ben onların arasından böyle bir anda ´İki Yabancı´ ile falan çıktım. Sonra pop müziğinin bir anlamda başlangıcı oldum. Ve bu yüzden farklı bir yerde olduğumu düşünüyorum.

Söylerken hangi şarkının hit olacağını anlıyor musunuz?
O şarkıyı taşıyabiliyorsam, benimle bütünleşiyorsa hit oluyor.

Sizin sırrınız nedir? Sizin kadar batılı tarzda bir imaj çizen, ama bütün memleketin kabul ettiği başka sanatçı yok gibi.
Batılı olmakla Doğulu olmak arasında bir denge yakalamakla ilgili herhalde. Ben böyle biriyim zaten. Bunun için uğraşmam gerekmiyor. Kendi hislerimle hareket ettiğimde bu gerçekleşiyor.
En son ne zaman tatile çıktınız?
Çıkamıyorum. Çıktım mı tatil bana yaramıyor. Hiçbir şey yapmadan durmak istiyorum. Şarjdayım hep, deşarj olmam lazım, ama yapamıyorum.

Neden?
Vallahi sürmenaj olacağım sonunda. Gece uyanıyorum mesela. Geceleri okuyorum ben gazeteleri. Gündüz ne var ne yok diye bakıyorum, gece içeriğini okuyorum. Gözüme takılanlar en çok olup biten facialar. O yüzden ilaç alıyorum uyumak için her gece. Her gün sekiz saat uyumam lazım bu yorgunluğa.

Bu durum değişmeyecek mi peki sizce?
Değişmesi için büyük bir değişiklik olması lazım hayatımda. Deli olmadığıma ve yalnız yaşamak istemediğime göre. Ama şaka bir yana hayatımda kimse yok, keşke şöyle kafama uygun birisi olsaydı. O yüzden cevap vermek çok zor.

Siz dünyada tanınan birisiniz. Yabancı isimlerle düet yapmayı düşünmüyor musunuz?
Neden yapayım ki? Herkes bu tip şeyleri kanıksadı, eskiden zordu. Bana ancak iyi hazırlanmış bir proje geldiğinde, bunun üzerine uğraşan birileri olduğunda ilgilenebiliyorum.

U2 geliyor. Mesela U2 ile düet yapmak ister miydiniz?
Ben U2’yi çok kötü kaçırdım 20 yıl önce. Bana teklif getirdiler. Onlarla bir projede şarkı söylememi istediler.

Neden olmadı peki?
O kadar önemsizdi ki benim için bütün bunlar o zaman. Ben zaten yurtdışından kaçıp geldim ülkeye. Oralarda var olmanın zorluklarını gördüm. Daha doğrusu ben bunları bu şekilde yaşadım. İstediğim şeyleri bulamayınca ve yalnız kaldığımı görünce dönmeye karar verdim. Burayı, ailemi çok özledim bir kere.

Hiç tereddüt etmediniz mi?
Nereye gidiyorum ben, ne yapıyorum bu insanlarla, diye düşündüm. Şartlar da farklıydı. Yani insanların Türkiye’ye göre çok marjinal olduklarını gördüm. Biz Türkiye’de aile hayatından çıkmış insanlarız.

Ne açıdan marjinal?
Yaşam tarzları açısından. Yani ‘drug’ (İngilizcesi uyuşturucu) diyeyim açık açık. Ve bunlar bana uymayan şeyler.

Yurtdışında bir yere gelebilmek için bütün bunların içine mi girmek gerekiyor?
Oranın Ajda Pekkan’ı olsaydım bütün bunlardan etkilenmezdim. Türkiye’de bir numaralı starım, ama orada tekrar sıfırdan başlamak zorundayım. Bu ağrıma gitti belki de. Türkiye’de bir şeysin, orada hiçbir şey. İkisinin arasını yakalayamadım yani.

‘Süperstar Ajda Pekkan’ ile gerçek hayattaki Ajda arasında çok fark var mı?
İnsanın kendini tanımlaması çok zor. Ajda Pekkan acaba nasıl bir şey, diye sen sorunca düşünmeye başladım. Nasılım acaba?

Fazlaca titiz gibisiniz. Doğru mu?
Çok titizim ve disiplinliyim. Evet doğru. Bir taraftan da bunların hepsine karşıyım. Kendime çok izin de veririm kafamı toparlayayım diye.

Ulaşılması zor biri misiniz?
Öyle mi diyorlar? Ulaşılmaz mıymışım?

Hayır. Ama öyle olabilir mi?
Tabii ki mecburen öyle olmak durumundasınız. Sanatçı dediğiniz biraz ulaşılmaz olmalı çünkü. Giz olmadan sanatçı olunmaz ki. Ben sahneye çıkmadan önce mesela kendi içimde boyut atlamam lazım ki o insanlarla iletişim kurayım. Aksi takdirde buradaki “ben” ile çıkarsam sahneye bir şey yapamam.

Gerçekten o kadar farklı mı?
Gerçekten öyle. Ben başka bir şeye girmek mecburiyetinde kalıyorum. Kendi içimde bir meditasyon yapıyorum. Bir şeyler oluyor. İnsanları etkilemeliyim, etkileyemezsem ben de havaya giremiyorum.

Sahneden inince? Kendi vasıflarımla yaşamayı, kendi kalıplarım içinde olmayı tercih ediyorum. Hiçbir zaman bir artist, bir sanatçı, bir süperstar falan gibi bir hava yaratmadım hayatımda. Ne arabamla, ne evimle, ne yaşam tarzımla, ne dostlarımla, ne de giyim tarzımla. Bunlar sadece sahnede var.